İletişim için

Diyabet Dışı Hipoglisemiler

Glukoz, vücut ve beyin için esas enerji kaynağıdır ve glukozu yediğimiz, içtiğimiz besinlerden alırız. İnsülin ve glukagon hormonları ise kan glukozunun belli limitler içinde tutulmasını sağlarlar. İnsülin, glukozun hücreler içine girmesini ve bu hücrelerde enerji ham maddesi olarak kullanılmasını sağlar.

Kan glukozu (şekeri) düzeyinin çok düşük olduğu duruma hipoglisemi denir. Kan şekeri 70 mg/dL'nin altına düştüğünde  kişi kendini kötü hissetmeye başlar. Kan glukozu 60 mg/dL'nin altına düştüğünde terleme, çarpıntı, titreme, acıkma, telaşlanma, heyecanlanma gibi şikayetler başlar. Eğer hipoglisemi düzeltilmezse ve kan glukozu 50 mg/dL'nin altına düşerse halsizlik, güçsüzlük, uyuşukluk, bulanık görme, kafa karışıklığı, bilinç değişiklikleri olmaya başlar ve kan glukozu 30 mg/dL'nin altına düştüğünde nöbetten komaya kadar giden ağır bir tablo ortaya çıkabilir.

Hipoglisemi, özellikle diyabeti olan hastalarda sık görülmektedir. Diyabeti olanlarda hipogliseminin sebeplerinin başında öğün atlamak, öğünü geciktirmek, insülin dozunun veya şeker ilacı dozunun fazla olması veya ağır egzersiz yapmak gelmektedir. Diyabet dışı hipoglisemiler ise nadir görülmektedir. Diyabet olmadığı bilinen veya herhangi bir diyabet tedavisi almayan birinde görülen hipoglisemilere diyabet dışı hipoglisemi denir. 

Diyabet dışı hipoglisemilerin iki tipi vardır:

- Yemek yedikten sonraki birkaç saat içinde görülen hipoglisemilere tokluk hipoglisemisi veya reaktif hipoglisemi denir.
- Açken veya uzun süren açlık sonrası görülen hipoglisemiye ise açlık hipoglisemisi denir.

Reaktif hipoglisemiye yol açan bazı temel durumlar:

- Prediyabeti olanlarda veya diyabet riski olanlarda görülebilmektedir. Bu kişilerde kan şekerini dengelemek için yemek sonrası uygunsuz olarak vücudun ihtiyaçtan fazla insülin salgılaması söz konusudur. Fazla kiloluluk veya obezite neticesinde ortaya çıkan insülin direnci veya hiperinsülinemi durumunda görülebilmektedir.
- Mide ameliyatı geçirenlerde, besinlerin hızlı bir şekilde mideyi terk ederek ince barsağa geçtiği durumlarda görülebilmektedir.
- Nadir görülen bazı enzim eksikliklerine bağlı olarak besinlerin parçalanmasında sorun olduğu durumlarda görülebilmektedir.

Açlık hipoglisemisine yol açan durumlar:

- Bazı ilaçlar: Salisilat türevi ağrı kesiciler, bazı antibiyotikler, sıtma ilaçları.
- Kişinin suistimal veya intihar amaçlı şeker ilacı veya insülin kullanması
- Aşırı alkol alımı
- Karaciğer, böbrek ve kalp yetmezliği
- Böbrek üstü bezi yetmezliği veya kortizol yetmezliği, hipofiz bezi yetmezliği, büyüme hormonu yetmezliği
- Aşırı insülin salgısı yapan tümörler (insülinoma)
- İnsülin hormonuna benzer hormonları aşırı salgılayan tümörler (böbrek, karaciğer tümörleri)

Ancak terleme, çarpıntı, titreme, acıkma, halsizlik gibi belirtiler başka sebeplerle de olabilir. Bu şikayetlerin olması hipoglisemi olduğunu göstermez. Hipoglisemi diyebilmek için bu belirtilerin olması, bu esnada ölçülen kan şekerinin düşük olması ve şekerli bir besin alındıktan sonra bu şikayetlerin geçtiğinin gösterilmesi gerekir.

Ayrıca toplumda oldukça sık görülen bir durum da, yemek yedikten birkaç saat sonra ortaya çıkan terleme, çarpıntı, titreme, acıkma, halsizlik, heyecanlanma gibi hipoglisemi şikayetlerinin olduğu ancak kan şekeri düşüklüğünün olmadığı veya gösterilemediği durumdur. Bu duruma "postprandiyel sendrom" veya "fonksiyonel hipoglisemi" denmektedir ve tedavide genellikle ekstra öğünler alınması, sık ve az yenmesi ve basit şekerlerden uzak durulması önerilmektedir.

Kaynak:
1. Eckert-Norton M, Kirk S. Non-diabetic hypoglycemia. J Clin Endocrinol Metab. 2013 Oct; 98 (10): 39A-40A.
2. Gardner DG. et al., 2011 Greenspans's Basic and Clinical  Endocrinology, 9th Edition. McGraw-Hill, pp.