İletişim için
Blog Haberler

Şeker hastalığında ayak yaraları nasıl oluşur ve önlemenin temel ilkeleri nelerdir?

Şeker hastalığında kan şekerinin uzun yıllar yüksek seyretmesi, ayak damarlarındaki tıkanmalara veya ayak sinir hasarının oluşmasına yol açarak kronik ayak problemlerini ortaya çıkarabilir.

Kan şekerinin yükselmesi, sıvı kaybedilmesine sebep olur ve cilt kurur. Kuru cilt kaşıntıya, kaşımak da cildin tahriş olmasına sebep olabilir. Kuru deride çatlaklar oluşabilir ve oluşan çatlaklardan mikroplar girerek enfeksiyona yol açabilir. Ayrıca yüksek kan şekeri, mikropları besleyerek enfeksiyonun ilerlemesine yol açar.

Öte yandan sinir hasarı terlemeyi azaltabilir. Terlemenin azalması da ayaklarda daha fazla kurumaya yol açarak kaşıntıyı daha da artırır. Ayak sinir hasarı ayaklarda uyuşma, karıncalanma, üşüme ve hissizliğe yol açar. Ayağında hissizlik olan kişi, ayakkabı vurması veya çivi batması gibi travmaları veya yanıkları hissetmeyebilir ve bu yolla açılan yaralar enfeksiyon kapması ile daha da ilerleyebilir. Ayak damarlarındaki tıkanma, özellikle ayakların uç kısımlarının kan ile beslenmesini bozar. Beslenemeyen ayak bölgelerinde ağrıyla birlikte ülserleşme, kangrenleşme gelişebilir. Beslenemeyen ayak bölgelerine oksijen, savunma hücreleri ve onarıcı hücreler ulaşamadığı için enfeksiyonlara daha da açık hale gelir.

Ayaktaki yara, ülserleşme, enfeksiyon, kangren ise sonuçta amputasyona varan cerrahi sonuçlara yol açabilir. Hatta amputasyon hayat kurtarıcı olabilir.

Önemli olan ayak ülseri oluşmadan önlemektir. Ayak ülserini önlemede temel ilkeler ise: sağlıklı beslenme, uygun egzersiz, ilaçların düzenli kullanılması, gerekiyorsa insüline geçilmekte gecikilmemesi, insülinlerin düzenli kullanılması, evde kan şekeri ölçümü yapmak, kan şekeri hedef değerlerini tutturmak, hiç olmasa bu değerlere yakın düzeylerde kontrolü sağlamak, düzenli doktor kontrollerinin yapılması, kan basıncı ve kan yağlarının kontrolünü sağlamak, bunlar için verilen ilaçları düzenli kullanmak, sigara içmemek ve dişleri düzenli olarak fırçalamaktır.

Bu önlemler, tüm diyabetik komplikasyonları azalttığı gibi diyabetik ayak yaralarının oluşmasını da engeller. Bunlara dikkat edildiği takdirde, şeker hastalığı olmayan birinin sağlıklı ayaklarına sahip olmak mümkündür. Şeker hastalığı değil, kontrolsüz şekerin veya uzun süre yüksek seyreden şeker değerlerinin bu sorunlara yol açtığı unutulmamalıdır. Kontrolsüz tansiyon, kolesterol yüksekliği ve sigara da şeker hastalığında bu süreci hızlandırmaktadır.

Bu önlemleri şeker hastalığının başlangıcından itibaren uygulamak idealdir, ancak bu bilgileri yeni öğrenmiş ve daha önce uygulama şansı olmamış birisi için de zararın neresinden dönülürse kardır. İstatistiklere göre, her 100 şeker hastasının 15'inde yaşamlarının bir döneminde diyabetik ayak ülseri gelişebilmektedir. Bu önlemleri uygulamak ve bu konuda eğitimleri ve eğitilen kişi sayısını artırmak bu oranı daha da azaltacaktır. 

Diyabetik bir hastanın rutin sistemik muayenesinde ayağın gözlemlenmesi, ayak sinirlerinin ve ayak damarlarının muayenesi de olmalıdır. Basit testler ile nöropati erken evrede fark edilip önlem alınabilir. Bir kişide kan şekerleri yüksek seyrediyorsa ve beraber ayaklarda uyuşma, karıncalanma, üşüme, elektriklenme, hissizlik, ağrı varsa mutlaka nöropati açısından değerlendirilmelidir.

Özellikle şiddetli ağrı, üşüme, soğukluk ve solukluk varsa damar tıkanıklığı açısından tetkik edilmelidir. Hastalar, diyabet eğitimlerinde verilen günlük ayak bakımlarını yapmalı ve eğitimlerde öğrendiklerini uygulamalıdırlar.