İletişim için
Blog Haberler

Şeker hastalığı tedavisinde insülin yolun sonu mu?

Şeker hastalığının tedavisinde kullanılan insülin, 1922’de Frederick Banting tarafından keşfedilmiştir. İnsülinin keşfi, onlarca bilim adamının yıllar süren bilimsel araştırmalarının olgunlaşması sonucunda keşfedilmiştir ve yüzyılın en önemli buluşlarından birisidir.

İnsülinin keşfinden önce diyabet hastaları sadece 1-2 yıl yaşayabilmekteyken, insülinin bulunmasından sonra bu süre normal yaşam bir süresine kadar uzayabilmiştir. Bu nedenle insülin aslında tip 1 diyabeti olan hastalarda hayat kurtaran bir tedavidir. Son yıllarda üretilen insülinler ise daha kolay taşınabilen ve pratik uygulanabilen insülinler olup önemli bir kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Ancak tüm şeker hastalarının insülin kullanması gerekmez.

Peki insülin tedavisi kimlere verilmektedir? Özellikle çocukluk yaşlarında veya genç yaşlarda başlayan tip 1 diyabet tanısı konulan kişilerde, ilaçların yeterli olmadığı tip 2 diyabetik kişilerde, tüm diyabetik komalarda, diyetle düzelmeyen gebelik diyabetinde insülin tedavisi kullanılmalıdır. Ayrıca çok yüksek şekerle tanı konulan ve 2-3 yıldan daha fazla evveliyatı olduğu düşünülen ve tedavi almamış tip 2 diyabetik kişilerde tedaviye insülinle başlanması önerilmektedir.

Yüksek kan şekeri, zamanla pankreasta insülin üreten hücrelerde daha fazla hasarlanmaya yol açabilmektedir. Bu da zaten azalmış insülin salgısını iyice bozmaktadır. Bu duruma şeker zehirlenmesi denmektedir. Bu kişilerde başlangıçta insülin kullanılması şeker zehirlenmesini önleyebilmekte ve insülin üreten hücreleri canlandırarak pankreasın yeniden insülin salgılamasını sağlayabilmektedir. Bu kişilerde özellikle de diyet ve egzersize uyulması durumunda insülinin kesilip 1-2 ilaçla hastalığı kontrol altına almak mümkün olabilecektir.

Toplumda ne yazık ki insülin konusunda yanlış bilgilendirme ve bir ön yargı bulunmaktadır. İnsülinin bağımlılık yaptığı, insülin kullanmanın hastalığının son evresi olduğu veya insülinin böbrekleri bozduğu gibi son derece yanlış inanışlar hastalar tarafından polikliniklerde dillendirilmektedir. Bunlar kesinlikle doğru değildir.

Özellikle diyet ve egzersize uyulması, fazla kiloların verilmesi durumunda insülini kesebilmek mümkündür. İnsülin, gerekli olduğu durumda başlanırsa yüksek şekerin böbreğe, göze, sinirlere, damara, kalbe ve beyne verdiği hasarları azaltmakta ve hatta önlemektedir. İnsülin sadece hastalığın ileri evrelerinde değil, başlarında ve ortalarında da önerilebilmektedir. Kısacası doktorunuz insülin önerdiğinde çok geç olmadan başlanmalıdır. Ancak buradan "herkes insülin kullanmalıdır" anlamı çıkarılmamalıdır. Diyet, egzersiz ve ilaçlarla kontrol altında olan bir kişide, işler yolunda giderken insülin başlamaya gerek yoktur.