Bilim insanları 'organik gıda' ve 'kanser' ilişkisini reddetti
Sağlıklı Yaşam Akademisi ve saglikafiyet.com web sitesi tarafından düzenlenen “Tedavide ve Önlemde Kanser ve Beslenme Konferansı”nda, organik gıdalar ve antioksidanların tüketimiyle kansere yakalanmamak arasında hiçbir bilimsel bağın olmadığı, katkı maddelerinin belirli oranları aşmadıkça sağlığa zararlı olmadığı kaydedildi.
Modern çağın hastalığı ‘Kanser’in önlenmesi ve tedavi edilmesi konusunda bilim insanlarının yaptığı açıklamalar, “doğru olarak bilinen yanlışları” gündeme getirdi. Bu çerçevede, organik gıda ve antioksidan tüketiminin kanseri önlediği, katkı maddelerinin kansere neden olduğu gibi inanışların bilimsel olmadığına dikkat çekildi.
Sağlıklı Yaşam Akademisi ve saglikafiyet.com web sitesi tarafından düzenlenen ve 500’e yakın kişinin yoğun katılımıyla gerçekleşen “Tedavide ve Önlemde Kanser ve Beslenme” konulu konferansın açılış konuşmasını yapan Çamlıca Kültür ve Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Berksan, sağlıklı beslenme konusunda yapılan açıklama ve yayımlanan raporların ciddi çelişkiler taşıdığına dikkat çekerek şu açıklamada bulundu:
“1960’lı yılların ortasında ABD kaynaklı olarak margarinin tereyağından daha faydalı olduğu görüşü dünya kamuoyuna benimsettirildi. O dönemde büyüklerimizi tereyağından vazgeçirerek zorla margarin yedirdik. Daha sonra ABD’nin sığır yetiştiriciliği nedeniyle koyun etinin zararlı, sığır ve tavuk etinin faydalı olduğu açıklandı. Oysa koyun, sığır, tavuk etlerinin kolesterol değerleri birbirine oldukça yakındır. Verilebilecek sayısız örnekten bir diğeri olarak, beyaz undan üretilen ekmekte kepek kullanımı yıllarca yasaklanmışken, özellikle tam buğday ekmeğinin insan sağlığına faydalı olduğu bugün kanıtlanmıştır. Buna rağmen bazı hocalarımızın ekmeği yasaklamalarını akla mantığa aykırı buluyoruz.”
Bitkisel umut tacirleri iş başında!
Hacettepe Üniversitesi Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik’in “Kanser ve Beslenme” konusunda kamuoyundaki yaygın görüşlere karşı olan açıklamaları, konferansa damga vurdu. Prof. Çelik, DNA’nın çift sarmallı yapısını keşfeden iki bilim insanından biri olan James Watson’ın da belirttiği gibi “kanseri önlediği düşünülen antioksidanların aslında hastalığa kapı aralıyor ve tetikliyor olabileceğini” vurguladı.
Prof. Dr. İsmail Çelik’e göre genetiği değiştirilmiş gıdaların kanser riskini artırdığına, organik gıdaların kanserden koruduğuna dair de bilimsel bir veri bulunmuyor. Prof. Dr. Çelik “Bitkisel, organik takıntımızdan vazgeçelim. Umut tacirlerinin oyununa gelmeyelim. Benzer şekilde, hazır gıdalardaki katkı maddeleri uygun oranlarda kullanıldığı takdirde sağlığa zararlı değildir ve resmi makamlar tarafından denetlenmektedir” diye konuştu.
Prof. Dr. Çelik, kanser hastalığında en büyük iki etken olarak sigara ve alkolü göstererek, benzer şekilde tereyağı ve zeytinyağı da dahil yağların kanser yapıcı özelliğine ve haftada birden fazla yenilmemesi gereğine dikkat çekti. Prof. Dr. Çelik, kanserden korunmak için yağdan düşük, lifçe yüksek, günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve içeren beslenme önerisinde bulundu.
Kırmızı et kanser hücresini besliyor
Sağlıklı Yaşam Akademisi ve saglikafiyet.com web sitesinin editörü, Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş, “Kanser ve Obezite” ilişkisinde, kilolu ve şişman olmanın tüm kanser vakalarının yüzde 20’sinin nedeni olduğunun tahmin edildiğini belirtirken “Özellikle boya göre düşük ağırlığa sahip bireylerde kanseri de içine alan birçok kronik hastalığın riski azalmaktadır” dedi.
Kırmızı et başta olmak üzere hayvansal ağırlıklı beslenmenin kanser hücrelerinin büyümesinde etkili olduğunu ve kanser riskini önemli ölçüde arttırdığını belirten Prof. Dr. Murat Baş, kanserden korunmak için “yaşam boyunca sağlıklı ağırlığın korunması, sağlıklı beslenme alışkanlıkları, düzenli fiziksel aktivitenin” önemini vurguladı.
Kanserde 2023 hedefi
Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, Türkiye’de ölüm nedenleri arasında yüzde 40.4 oranıyla dolaşım sistemi hastalıklarının ilk sırada yer aldığını, yüzde 20.7 oranıyla kanserin ikinci sırada geldiğini belirtti.
Doç. Dr. Gültekin, Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü önerileri ile kayıt, önleme, tarama ve tedavi çalışmalarını bir arada barındıran ulusal kanser kontrol programı yürütüldüğünü ve bu program ile 2023’lü yıllardan sonra kanserin kontrol altına alınacağını kaydetti.
Fiziksel aktivite kanseri önlüyor
Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Aylin Hasbay Büyükkaragöz, fiziksel aktivitenin bazı kanser türlerini önlediğini belirterek akciğer kanseri ve fiziksel aktivite konusunda şu açıklamada bulundu: “Fiziksel aktivite akciğer kanserini azaltır. Akciğer kanserinde temel risk faktörü sigara kullanımı olsa da fiziksel aktivitenin, akciğer kanseri riski ve görülme sıklığında önemli potansiyel değiştirilebilir bir faktör olduğu belirtilmektedir. Epidemiyolojik çalışmalarda total ve rekreasyonel fiziksel aktivitenin yüzde 20-30 oranında akciğer kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir. 4831 kişinin 12.8 yıl takip edilmesi sonucu 134 kanser vakası tespit edildi. Total fiziksel aktivitesi yüksek olan bireylerin, düşük olanlara göre akciğer kanseri görülme oranı yüzde 45 azalmaktadır.”